YUNANİSTAN HABERLERİ Haber Girişi : 26 Temmuz 2015 14:29

Dr. Sadık Ahmet Anıldı!

Dr. Sadık Ahmet  Anıldı!
Batı Trakya Türklerine mücadele yolarını açan unutulmaz lider Dr. Sadık Ahmet aramızdan ayrılışının 20. yılında Gümülcine'de kabri başında anıldı.
Anma törenine T.C. AB Bakanı Volkan Bozkır da katıldı. Bozkır', "Biz, Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostluk ve işbirliğinin, karşılıklı anlayışın en üst seviyelerinde, bilhassa iki ülke azınlığının yararına olarak sürdürülmesinin taraftarıyız." Sözleri damgasını vurdu.

24 Temmuz 2015 günü akşam saatlerinde düzenlenen anma törenine T.C. AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, CHP adına Kırklareli Milletvekili Turabi Kaya, DEB Partisi G. Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Seçilmiş Müftüler İbrahim Şerif ve Ahmet Mete, Belediye Başkanları Rıdvan Ahmet, Cemil Kabza ve İsmet Kadı, BALGÖÇ Başkanı Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN, Bulgaristan Parlamentosu Milletvekilleri Şabanali Ahmet, Erdinç Hayrullah ve Saliha Emin, Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şube Başkanı Mümin Durmuş, TÜRKSAD Derneği Başkanı Müzekki Ahmet, TÜRK-BULGAR Kültürel İletişim Derneği Başkanı Fahriye Murat, Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm, EFA Onursal Başkanı İnaki İrazabalteydi, Azınlık dernek başkanlarının yanı sıra binlerce soyda katıldı.

Tören sala, Kur'an-ı Kerim ve duayla başladı. Devamında Funda babasına yazdığı şiiri okudu.
Protokol konuşmalarında özetle aşağıdaki görüşlere yer verildi.
"Seni hiç bir zaman unutmadık, unutmayacağız"

DEB Partisi G. Başkanı Mustafa Ali Çavuş:

"Dr. Sadık Ahmet, merhum liderimiz, bölgemiz için, ülkemiz için, Batı Trakya Türkleri için iyi bir yaşam; barış içinde bir yaşam, eşit vatandaş olarak yaşama arzusu ile bizler için mücadele etti. Sonunda da halen aydınlanamayan bir kaza ile aramızdan ayrıldı.

İnsanlar ölür. Hepimiz bir gün ebediyete göç edeceğiz, amam bıraktıklarımız, fikirlerimiz, yaşıyorsa ne mutlu bizlere. Bugün görüyorum. Rumeli coğrafyasından, Bulgaristan'dan, Anavatan'ımızdan, her yerden akın akın insanlar ve siz değerli Batı Trakya Türkleri burada toplanmış bulunuyorsunuz.

Değerli soydaşlar, eğer bugün burada hepimiz buradaysak Sadık Ahmet'in fikirleri yaşıyor demektir. O, hep diyordu, "ben ölürüm ama arkamda binlerce Sadık Ahmet bırakıyorum." Evet, değerli liderim. Sen binlerce Sadık Ahmet, hatta milyonlarca Sadık Ahmet bıraktın. Bizler, Batı Trakya Müslüman-Türk Azınlığı'nın hakları iade edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Seni hiç bir zaman unutmadık, unutmayacağız, diyorum."

"Gelin İskeçe ve Gümülcine'de bir milletin azınlığının adını taşıyan tabelaları birlikte asalım."

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Teşkilat Başkanı Musa Yurt:

"Dr. Sadık Ahmet'in başlatmış olduğu mücadele bir insan hakları mücadelesidir. Bu mücadelede o gün olduğu gibi, bugün de Batı Trakya Türk Toplumu'nun farklı hiçbir düşüncesi yoktur. Anlaşılması gereken bir konu da Batı Trakya Türklerinin mevcut olan; eğitim, vakıflar, müftülük, etnik kimlik ve yürürlükten kaldırılan Vatandaşlık Yasası'nın geriye dönük olarak uygulanmasının sağlanmasını, karşılıklı diyalog, iyi niyetle çözümlenmesine yürekten inanmaktır.

Sadık Ahmet'in bu uğurda verdiği mücadelenin bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hukuk kuralları içerisinde , yasal çerçevede yürütüleceğini garantisi olan ve buna inan bir toplum artık samimiyet beklemektedir?

Gelin İskeçe ve Gümülcine'de bir milletin azınlığının adını taşıyan tabelaları birlikte asalım. Ankara'dan Atina'ya yıkılması mümkün olmayan köprüler kuralım. Eminiz ki tarih sizi bu cesaretinizden dolayı altın harflerle yazacaktır. Gücümüz, birbirimize karşı sevgimiz ve saygımız olsun."

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Başkan Yardımcısı Mesut Küçük Hasan:

"Dr. Sadık Ahmet'in cesareti, azmi ve kararlılığı bugün Avrupa'da yürüttüğümüz mücadeleye ışık tutmaktadır. Onun mücadelesini Avrupa'da devam ettiriyoruz ve ettireceğiz. Liderimizin tuttuğu yoldan azimle ilerleyeceğiz."

"23 tane din görevlisi devletin maaşını kabul etmediği için Vakıflar tarafından maaşları kesildi."

Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif:

"Gerçekten 20 yıl aradan sonra, ismi Batı Trakya ile eşleşmiş, Lozan Antlaşması'nın imzalandığı gün merhum Sadık Ahmet'in elim bir kaza ile aramızdan ayrılması gayetten düşündürücü ve insanları kötü düşünmeye götüren bir senaryo veya olay.

Dr. Sadık Ahmet, bütün dünyanın söylediği gibi aramızdan ayrıldı, ama herkesin söylediği gibi bütün dünya Batı Trakya'yı onun ismiyle beraber öğrendi, andı ve onunla beraber anladı?

Batı Trakya Müslüman-Türkleri olarak gevşemeye, aramızdaki safları seyreltmeye, aralık bırakmaya lüksümüz yok. Sebebine gelince. Bugün birkaç yerde birkaç şey duydum ve yüreğimdeki acılara tuz bastılar; belki de nasırıma iğne batırdılar. Nasıl iğne batırdılar? Batı Trakya Müslüman-Türkünün mücadelesi bitmedi. Bugün bana tekrarlama fırsatı verdikleri için tekrar ediyorum, Gümülcine'nin içinde yirmi tane cami var. Bu camilerde 43 tane dn görevlisi var. Hepiniz bilirsiniz 240 İmam Yasası'nı. Bu 43 imamdan 23 tanesi devletin verdiği maaşı kabul etmediler. Onları alkışlıyorum. Ama bugün bu insanlar cezalandırıldı. 23 tane din görevlisi devletin maaşını kabul etmediği için Vakıflar tarafından maaşları kesildi. Ben, buradan Dr. Sadık Ahmet'in davasına inananlara bir kere daha şöyle seslenmek istiyorum. Gümülcine'liler! Düşünün, titreyin, kararınızı verin. Bu vefakar , cefakar din görevlisinin arkasında dimdik durun! Bana çok acı geldi. Birisi bana şöyle bir soru sordu: "Müftü efendi, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya İsrail bir imam tayin etse, Filistinliler, Kudüslüler bunun arkasında namaz kılar mı?" Cevap veremedim. Ben Batı Trakya'lılara, Gümülcine'lilere havale ediyorum. Siz kararınızı verin, ona göre yola devam edelim."

Mustafa Kemal'ler, Menderes'ler, Özal'lar, Demirel'ler, Aga'lar, Sadık Ahmet'ler, yarın öbür gün gidebiliriz, ama Türklük ve Türklük mücadelesi, Müslümanlık ve Müslümanlık mücadelesi bu memleketlerde ve başka memleketlerde hep devam edecektir.

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı Ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete:

"Hatırladıkları müddetçe evlatlarının yürekleri yanacak ve bizlerin yüreklerini hep yakacaklar. Bundan pişmanlığımız da yok. Lakin Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu olarak, Azınlık olarak, biz Sadık Ahmet'in ölümüne ağlayarak boş vaktimizi değil, Sadık Ahmet'in bize çizmiş olduğu o mücadeleci ruhun devamını getirmek suretiyle O'nu devam ettirmek yakışır. Mustafa Kemal'ler, Menderes'ler, Özal'lar, Demirel'ler, Aga'lar, Sadık Ahmet'ler, yarın öbür gün gidebiliriz, ama Türklük ve Türklük mücadelesi, Müslümanlık ve Müslümanlık mücadelesi bu memleketlerde ve başka memleketlerde hep devam edecektir. Bu ruhu kaybetmemek önemlidir. Yoksa kişiler, bizler, Allah'ın bize verdiği, halkımızın bizden beklemiş olduklarını yerine getirmek suretiyle, bunları ancak yerine getirmek bize vazifedir."

"Azınlık olan toplumlarda, mücadele bitti, diye bir kavram yoktur. Mücadele bitiyse, o toplum orada yok olmuştur, asimile olmuştur."

Hak ve Özgürlükler Hareketi Kırcaali Milletvekili Şabanali Ahmet:

"Dr. Sadık Ahmet Batı Trakya'da bir çığır açmış, haklı davası uğruna; hukuk için, özgürlük için mücadele başlatmış ve bu mücadele bugünlere kadar gelmiş. Bugünlerden itibaren de muhtemelen devam edecektir. Biz de Azınlık olarak yaşayan bir toplum olduğumuza göre bir konuya vurgu yapmak istiyorum. Azınlık olan toplumlarda, mücadele bitti, diye bir kavram yoktur. Mücadele bitiyse, o toplum orada yok olmuştur, asimile olmuştur. Değilse, ayakta kalmanız için temel ilkelerinizi yaşatmanız için, yürütmeniz gereken dava devamlı sıcak ve gündemde olması gerekir. Çünkü ben Bulgaristan'dan, hemen şuradan Rodop Dağları'nın arkasından geldiğim için iki toplum arasında benzerliklerden bahsedeceğim. İki toplum 1990 yılına kadar farklı rejimlerde yaşamasına rağmen, farklı metotlarla aynı asimilasyon politikalarına maruz kalmıştır, aynı baskıları, zulümleri görmüştür, metotları farklıdır, çünkü rejimleri farklıdır. Bu vesileyle Bulgaristan'da da hak ve özgürlük için 1985'te ilk temeller atılırken, burada da aynı yola çıkılmış ve merhum Dr. Sadık Ahmet bu meşaleyi yakmış ve burada Azınlığın şerefli mücadelesinin sesi olmuş, yüreği olmuş ve bugünlere gelmiş.

Bir noktaya daha vurgu yapmakta fayda var. İki toplum da kendine ait olmayan fazla bir hak istememiştir. Sadece insanca, normal insanların dil, din, kültür, gelenek, görenek ve özgürce kendini ifade edebilme haklarının altını çizmiş ve onların arkasında durmuştur. Bakın fazla demiyorum, normal, doğal olan haklarını istemiştir iki toplum da. Ama her zaman bu iki ülkede bir duvarla karşılaşmış, bir mücadele vermek zorunda kalmıştır."

"Bir toplumda, azınlıklara verdiğiniz değer kadar insanlığa katkıda bulunmuş, insanlığa değer vermişsinizdir. Bir toplumda, içinizde yaşayan azınlıklar ne kadar hürriyetine kavuşmuş ise, ne kadar özgür iseler, sizler de insanlık alemine o kadar katkıda bulunmuş oluyorsunuz demektir.

CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kaya:

"İnsanlık tarihi boyunca dinle, dille, ırkla birbirlerini sürekli olarak kıymış, birbirlerine hakaret etmiş ve bunun böyle sürmeyeceğini gördükten sonra da; dinlerin, ırkların, mezheplerin ve dinlerin birbirlerini kardeşçe yaklaşmaları gerektiği dünyada hasıl olmuştur.

Bugün değerli dostlar, değerli Batı Trakya'lılar, insanlık şunu görmüştür, şunu beklemektedir: Bir toplumda, azınlıklara verdiğiniz değer kadar insanlığa katkıda bulunmuş, insanlığa değer vermişsinizdir. Bir toplumda, içinizde yaşayan azınlıklar ne kadar hürriyetine kavuşmuş ise, ne kadar özgür iseler, sizler de insanlık alemine o kadar katkıda bulunmuş oluyorsunuz demektir.

Özellikle şunları söylemek istiyorum: Azınlıklar anavatanları ile bulundukları ülkelerin arasında birer köprüdürler. Bunları bu şekilde değerlendirir, bu şekilde algılarsak, dünyada çatışmalara, ızdıraplara değil kardeşliklere adım atmış oluruz, adımın ilkini yapmış oluruz. Bu köprüler kültür köprüsüdür. Bu köprüler ekonomik ilişkilerin köprüsüdür. Bu köprüler insanlık köprüsüdür. İnsanlık köprüsü de çaba sarfeden bu insanlara, bizler şükran ve saygı ile bakmamız gerekirken, maalesef zaman zaman hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız olaylarla da karşı karşıya kalabiliyoruz. Bizler, artık diyoruz ki, insanlık böyle ayıpları yaşamasın, böyle günler bir daha da görmesin.

Değerli Sadık Ahmet abimiz, önderimiz, liderimiz, insanlığın bu konuda atacağı adımların en büyüğünü atmıştır. İnsanlığa örnek olma konusunda büyük çabalar göstermiştir. Kendisine bu çabalarından dolayı şükranlarımı iletiyorum.

Bizler buraya sadık Ahmet'in acısını paylaşmaya değil, onun bizlere gösterdiği yolda cesaretli, yürekli ve akılı bir şekilde yürümek için toplanmış bulunuyoruz."

"EFA ve üyeleri tüm gücü ile kültürel ve siyasi haklarımıza kavuşmanız için bu demokratik mücadelede daima yanınızda olacaktır."

Avrupa Hür İttifakı (EFA) Onursal Üyesi ve AP Eski Milletvekili İnaki İrazabalteydi:

"Avrupa Hür İttifakı adına davet için teşekkür ederim. İttifak iki alanda çalışmaktadır. Birincisi kendini tanımlama hakkını destekleme, ikincisi de Avrupa'da dilsel çeşitliliği savunma.

EFA, Avrupa'da 45 ilerleyici milliyetçi ve bölgesel partileri toplayan ve devletsiz uluslar ve geleneksel azınlıkları temsil eden bir örgüttür. Bu bağlamda EFA Avrupa yanlısı olup, Avrupa Birliği değerlerini destekleyen bir partidir. Bu değerler; özgürlük, demokrasi ve insan haklarını savunmak ve temel özgürlüklerdir. Son genel kurul toplantısında Dostluk Eşitlik Barış Partisi'nin EFA'ya üye seçilmesi bizim için onur vericidir. Sayın Alfonsin DEB Partisinin üye olması konusunda kilit rolü oynamıştır?

Bugün burada, 20 yıl önce hayatını kaybeden saygın insan, partinizin kurucusu, lideriniz Dr. Sadık Ahmet'i yad ediyoruz. Biyografisini inceledim ve ne kadar büyük bir lider olduğunu farkına vardım. Yunanistan'da yaşayan Türk Azınlığı'nın kültürel ve insan haklarının savunmasındaki kararlığını, siz soydaşlar ve herhangi bir toplumda insan hakları ve haysiyetini ön plan çıkaran biri olmasıyla mükemmel bir örnek teşkil ediyor. Kendisi tutuklandı, hapse gönderildi, ama mücadelesinden asla vazgeçmedi. O ve onun partisi dayıma doğru ve doğrudan, haktan ve adaletten yana oldu.

Burada bulunmaktan son derece gurur ve mutluluk duyuyorum. Şundan emin olun ki, EFA ve üyeleri tüm gücü ile kültürel ve siyasi haklarımıza kavuşmanız için bu demokratik mücadelede daima yanınızda olacaktır."

"Uygur Türkleri dediğimizde aklımıza İsa Yusuf Alptekin geldiği gibi, Batı Trakya dediğimizde Sadık Ahmet geliyor; Kıbrıs dediğimizde merhum Rauf Denktaş geliyor."

T.C. Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı:

"Bazı şahsiyetler vardır ki bir dava ile bir dönme ile bir bölge ile özdeşleşmişlerdir. Uygur Türkleri dediğimizde aklımıza İsa Yusuf Alptekin geldiği gibi, Batı Trakya dediğimizde Sadık Ahmet geliyor; Kıbrıs dediğimizde merhum Rauf Denktaş geliyor.

Hatırası aziz, mekanı cennet olsun. Bir sembol isimdir, tarihe geçmiştir. Tarihi hatırlamak, vefalı olmak ve hakşinas olmak durumundayız. Aksi halde değerlerimizi de kaybederiz. Ümit ediyorum Batı Trakya Türklerinin buradaki varlığı ebedi olur."

"Batı Trakya Türklerinin Türkiye ile Yunanistan arasında bir dostluk bağı olduğuna inandığımız kadar, Rum Ortodoks Azınlığı'nın da aynı şekilde bu bağın güçlendirilmesi için önemli bir unsur olduğunu her zaman düşündük ve düşünmeye de devam edeceğiz."

T.C. AB Bakanı Başmüzakereci AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır:

"Aramızdan talihsiz bir şekilde ayrılışının 20. yıldönümünde Batı Trakya'da Türk Azınlığı'nın unutulmaz lideri, DEB Partisi'nin kurucusu ve ilk genel bakanı Dr. Sadık Ahmet'i kabri başında bir kez daha rahmet ve özlemle anıyoruz.

Rahmetli Dr. Sadık Ahmet benim eski bir dostumdu. Dostluğumuzu uzun yıllar devam ettirdik. Kendisi ile konuştuğunuz zaman, yüzüne baktığınız zaman, o güler yüzünün arkasında o kararlılığını, heyecan dolu yüreğini ve Batı Trakya Türklerine olan inanılmaz bağlılığını görürdünüz ve her zaman onun heyecanını görerek siz de kendinizle ilgili bazı kararlar alırdınız, yönelimler edinirdiniz. Gerçekten çok genç yaşta elim bir trafik kazası ile aramızdan ayrıldı. Ama insanlar geride bıraktıkları ile hatırlanırlar. Yirmi yıl sonra kabri başında bu kadar güzide bir topluluk, bu kadar çok seveni, bu kadar çok onun davasına inananı bir araya gelebiliyorsa işte herkese Allah nasip etsin diyeceğimiz durum budur.

Tabiatı ile onun bizler bıraktığı çok önemli bir dava var. Türk Azınlığı'nın, Batı Trakya Türklerinin meşru haklarının elde edebilmesi için, onurlu ve örnek bir mücadele sergilemiştir. Yaşamını toplumun birlik ve beraberlik ruhunun perçinlemesine ve refahına adamıştır.

Tabii ki soydaşlarımızın hukuk yolundaki bu eşsiz mücadelesini aralıksız ve kararlı bir şekilde sürdürmesini büyük bir memnuniyetle izliyoruz. Bunun açtığı bayrak bir anlamda yerde kalmamıştır. Bugün onun yaşadığı günlerdeki Batı Trakya Türklerinin konumu, durumu nu mukayese ettiğimizde gerçekten de çok daha iyi bir durumda olduğunu büyük bir mutluluk içinde görmekten gerçekten onur duyuyoruz.

Soydaşlarımızın temel azınlık haklarından kaynaklanan sorunlarının Türkiye ve Yunanistan arasında diyalog ve işbirliği çerçevesinde çözüme kavuşturulmasına her zaman inandık, bugün de inanıyoruz. Türkiye ve Yunanistan arasında yıllarca bir gerginlik ortamında bu ilişkiyi sürdürdük. Ama son yıllarda gerçekten Yunanistan'ı dostumuz olarak görmekten, iyi bir komşumuz olarak görmekten de mutluluk ve kıvanç duyuyoruz. Ve, inanıyoruz ki ülkeler arasında böyle iyi ilişkiler olursa, o zaman ülkeler arasında köprü teşkil eden Batı Trakya Türklerimiz Yunanistan bakımından o kadar önem arz eden Rum kökenli Türk vatandaşları daha çok huzura, daha çok imkana ve daha çok hakka kavuşurlar. Dolayı ile biz Batı Trakya Türklerinin Türkiye ile Yunanistan arasında bir dostluk bağı olduğuna inandığımız kadar, Rum Ortodoks Azınlığı'nın da aynı şekilde bu bağın güçlendirilmesi için önemli bir unsur olduğunu her zaman düşündük ve düşünmeye de devam edeceğiz.

Biz, Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostluk ve işbirliğinin karşılıklı anlayışın en üst seviyelerinde, bilhassa iki ülke azınlığının yararına olarak sürdürülmesinin taraftarıyız. Bu kapsamda hükümetiz de Türk Azınlığı'nın ve Türkiye'deki azınlıkların sorunlarının çözülmesine yönelik atılan adımların ve bu ilişkilerin gelecekte daha da ileriye gitmesi için destek teşkil edeceğine inanıyoruz.

Dr. Sadık Ahmet'in birlik ve beraberlik meşalesinin genç nesillere ulaştırmanın Azınlığın en önemli görevi olduğuna inanıyorum. Esasen sizlerin bu anma töreni vesilesi ile gösterdiğiniz vefa, güç ve birlikte ruhu, Dr. Sadık Ahmet'in değerli mirasını bundan sonra da layıkıyla taşıyacağınıza olan inancımızı pekiştirmektedir. Bu vesileyle Dr. Sadık Ahmet'te yaptıkları ve geride bıraktıkları için teşekkürlerimi sunuyorum."

"Biz, azimli bir babanın evlatlarıyız. Biz, gururlu, namuslu, inançlı Türkleriz. Biz, Yunanistan'ın bir an önce krizden çıkması için dua eden azınlığız. Biz, burada sadece hakkımızı istiyoruz, başka hiçbir şey istemiyoruz."

Dr. Sadık Ahmet'in Oğlu Levent Sadık Ahmet:

"20 yıl geçti. Şu ana kadar babasız daha çok yaşadım. Babamı ancak 15,5 sene kadar görebildim. Bugün ailemizin en acı günü. Kahrolduğumuz, odamızda oyuncaklarımız bırakıp, hayatımızın altüst olduğu, dünyamızın karardığı gün. Her şeyden vazgeçtiğimiz gün. Ancak, diğer taraftan da en gururlu günümüz. Sizler, öncelikle sizler için ve benim için de mücadele etmiş Sadık Ahmet'i üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen emanetine bu denli sahip çıkmanız bizi çok gururlandırıyor. Bununla iftihar ediyorum. Sadık Ahmet'in oğlu olmaktan gurur duyuyorum.

T.C. Hükümeti her zaman, Sayın bakanım uçağımız Dedeağaç Havalimanı'na indiğimde abim Hakan Çavuşoğlu'na , "tüylerim şu an diken diken" dedim. Ben ve ailem 20 yıl önce Sadık Ahmet'i mezara defnettikten sonra T.C. Devleti bize o zaman bir ambulans uçak göndermişti. Biz, buradan Sayın Bakanım bir valizle ayrıldık, hiçbir şeyimiz yoktu, diş fırçamız dahi yoktu; çorabımız, ayakkabımız burada kalmıştı. Ancak buradan hiç kopmadık. Gün geldi ticari hayata atıldık. Yine buralarla iş yapmak nasipmiş. Göğsümüzü gere gere, alnımızın akıyla elif gibi ayakta durmaya devam edeceğiz. Gün geldi dalga geçtiler; hor gördüler, bizi eğitimsiz gördüler, dünyada ne kadar kötü kelime varsa hepsini duymuşuzdur. Ancak şu andaki bu topluluk, sizlerin gücü, sizlerin desteği bunları unutturuyor bize. Biz, azimli bir babanın evlatlarıyız. Biz, gururlu, namuslu, inançlı Türkleriz. Biz, Yunanistan'ın bir an önce krizden çıkması için dua eden azınlığız. Biz, burada sadece hakkımızı istiyoruz, başka hiçbir şey istemiyoruz."

Konuşmalardan sonra Gümülcine Eski Cami'de mevlit okutuldu. Akşam ise katılımcılar ve DEB Partisine gönül vermiş olanlara yemek verildi. Yemekte katılımcılara plaket takdim edildi. Plaket töreninde Bakan Volkan Bozkır'ın "Türkiye sizsiz olamaz," sözleri ilgiyle dinlendi. Son olarak ise Antakya Medeniyetler Korosu ilahiler dinlendi.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.