HAZIRI SEVİYORUZ?


Market reyonlarında satılan hazır çorbadan tutun da meyve sularına kadar birçok ürünü evlerimizde yapabiliriz. Bu şekilde katkısız hem daha sağlıklı hem de daha hijyenik malzemelerden üretilmiş gıdaları tüketebiliriz. Nitekim bu reyonların önleri her zaman doludur. Çünkü hazır olanı seviyoruz?
Muhteviyatında un ve katkı maddelerinden öte pek de bir şey olmayan hazır çorbaların ana teması kavrulan un ve çorbalık malzemeden oluşmaktadır. Oysa sütlü çorba, yoğurtlu çorba, sebzeli çorbayı yapmak en fazla on dakikamızı almaktadır. Doğal malzemelerle kısa sürede yapılacak ürünlerin yerine zehir niteliğindeki hazır gıdaları vücudumuza sokmayı tercih ediyoruz.
Kaynattığımız tavuğun suyunu buz poşetlerine koyarak dondurucuya atmak sınırsız tavuk suyu tableti elde etmenizi sağlayacaktır. Biraz buzluk yahut dondurucularla haşır neşir olma vaktinin geldiğini düşünüyorum. Özellikle bebeği olan annelerin hazır ürün kullanmaları çocuklarının alerjen olmalarına neden olmaktadır. Bunu da belirtmeden geçmemeliyiz. Çocukların beslenmesinde zamanında üretilen sebze ve meyvelerin kullanılması da büyük önem taşımaktadır. Örneğin yazdan dilimlenmiş domatesler dondurucuda kışın kullanılmayı beklemelidirler.
Bu mevsimde erik, kayısı, şeftali, vişne gibi meyveleri dondurucuya atmanız bunları kışın meyve suyu olarak kullanmanız çocuklarınızın sağlığı açısından önemlidir. Hazır meyve suyu yerine tencerenin içine atılmış az bir şekerle on dakika kaynamış rengârenk meyve suları sofralarına hayat verecektir. Ben kozmetik olarak alınan kremler yerine dondurucuya atılan bu meyvelerden yapılma kremlerin kullanılmasını öneriyorum. Hazırı seven bir millet olduk bunu biliyorum lakin zahmetsiz güzelliğin yahut sağlığın da elimize kolayca altın bir tepside sunulmayacağını hatırlatmak istiyorum.
Hazır limonata, hazır turşu, hazır reçel derken hayatımızın tek öğretisi hazır oldu. Hemen her sebzeyi su ile buluşturup içine az bir tuz attığınızda turşu elde edebiliyorsunuz. Limon turşusu, kavun turşusu gibi değişik zevkleri ancak evinizde elde edebilirsiniz.
Hazır yoğurtlar yerine ev yapımı yoğurtların kullanılması besin değeri açısından daha güvenilir olacaktır. Kaynatıp ılıttığınız bir tencerenin içine yarım bardak yoğurt atmak zor gelmese artık ona da üşenmesek diye düşünüyorum. Günlük süt bulmak, kaynamasını beklemek gibi yoğun temposunu düşünenlere bu fikir pek de hoş gelmeyebilir. Belki her şeyi kendi evimizde yapamayız. Lakin bu kadar hazırcı olup hazıra meyil etmek beni korkutmuyor dersem yalan olabilir. En başta da dediğim gibi hazırı seviyoruz?
Çocukluğumuzda yaptığımız meybuzlar vardı. Limonu bir gün şekerde bekletir. Sonra suyunu buz kaplarına doldurur donunca da afiyetle de yerdik. O zamanlar dondurmaya ulaşmak zordu. Belki de her şeye bu kadar çabuk ulaşmak bizi hazırcı yapıyor kim bilir?
Yürüyen tavuk, organik yumurta gibi terimler ise yeni yeni hayatımıza girmeye başladı. Bu tarz butik satış yapan yerlerdeki fiyatlar çok da ucuz değil. Tek güzel yanı yöresel her şeyi buralarda bulabilmeniz lakin fiyatlar dediğim gibi asgari ücretle çalışanlara hitap etmiyor. O nedenle tüketici gözünü yeniden köye ve köy ürünlerine çevirdi. Köy ürünlerini halk pazarları ve marketlerle buluşturmak ise büyük mesele diyebiliriz. 
Son günlerde güzel bir çalışma yapan Erdek Ticaret Odası Başkanı Özlem Sarı Hanımefendi Erdeğin köylerinde üretilen Kırmızı soğanları tanınmış bir marketler zinciri ile buluşturdu. Böylelikle evlerinden birçok vatandaşa kazanç kapısı açılmış oldu. Özellikle kadınlar bu yolla kendilerine iş olanakları sağlamış olmaktadırlar. Kendisini bu çalışmaları dolayısıyla tebrik ederken bu sayıların çoğalmasını temenni ediyoruz. 
Sevgiyle kalın?
Ümmiye Yılmaz ERÇEVİK
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.