İSTEDİĞİMİZ HAYATI YAŞAMA GÜCÜNE SAHİP OLDUĞUMUZ BİLİMSEL OLARAK KANITLANDI

Şu sıralar çok yoğun bir şekilde bunun araştırmalarına girdim ve araştırmalarımda bir sürü önemli bilgi topladım. Ve hayatlarına bu inanışı adapte edip yaşamasını öğrenmiş kişilerin hikayeleri beni çok etkileri. Ve her zaman olduğu gibi de yazarak size de bu bilgileri vermek istedim ...  
Yüzyıllarca omuzumuzun üstüne taşıdığımız düşüncelerimiz ve sadece bize öğretilenlerle o kafamızın içindekilere yerleştirilen rutin bilgileri kullandığımız ama sadece %3’ünü sarf ettiğimiz gerçeği ile yüzleştiğimizde, aslında zihnimizin düşüncelerimizin ve beyin dalgalarımızın bize neler anlatmak istediğini çözmeye pek zamanımız yokmuş gibi davranıyoruz. Hayatımızı beynimiz ve kalbimizle değiştirebeleceğimizi bilmeliyiz. Kullanabildiğimiz kendi ışık dalgamızın da sadece %8’ini kullanıp %92’sini yok saydığımızda kanıtlanmıştır. Eğer bu hayatta istediğimiz sonuçları elde etmeye çalışıyorsak; düşüncelerimizi, duygularımızı ve inançlarımızı gözlemleyerek yönlendirmeye çalışmalıyız. Çünkü hissettiğimiz ya da düşündüğümüz her şey bir rezonans (eko,yankı, titreşim) alanı oluşturur ve biz isteklerimizi yönetebiliriz. İmkansız sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de hayatında imkansız olduğunu düşündüğün şey, sınırsız olanakları ile asla sınırsız olmadığını bimen gereken şeydir. Sınırlamak sizin kendi kanaatiniz olabilir. Ya!kendimize, inancınız ve görüşünüz yanlış bilgiler ve olgulara dayandığında hayatınıza farklı yorumlar katarak rezonans ile dalgalanmasını sağlayıp olmaması gereken şeyleri sadece saniyelik geçiş düşünceleri ile olması imkanı veriyorsak? 
En yeni bilimsel araştırmalar duygu, düşünce ve inançlarımız sayesinde olduğumuzu, hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın ispatlıyor. Zira duygularımızla desteklenmiş ve kaydedilmiş inançlarımız muazzam bir rezonans alanı oluşturuyor. Ve bu rezonans alanındaki titreşimlerle uyum içinde olan her şey, bu titreşime ayak uyudurmak durumunda kalıyor. Bilimsel olan gerçek vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dahil olmak üzere dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine has bir titreşimleri vardır. Bazıları aynı yada benzer frekansta titreşir. İnsanlar, nesneler veya olaylar aynı frekansta iseler içimizde oluşturduğumuz titreşim alanına karşı koyamazlar. Yani temel kural BENZERLER BİRBİRİNİ ÇEKERLER. 
Bizim titreşimimize uyumlu olan her şey karşı koymaksızın bizim hayatımıza çekilecektir. Bu bizim için her zaman olumlu bir şey anlamına gelmeyebilir. Mesela durup dururken çatlayan bardak, ya da sadece dokunarak kırılan nesneler gibi enerjinizi boşluktan iletmektir. Titreşimleriniz bazen tahrip edebilir ve o an aynı frekanstaysanız örneğin, bardağı basınçla kırabilir veya  çatlatabilirsiniz. Biz bir bardak gibi çatlamayız tabiki. Ama içimizdeki ‘’negatif titreşim enerjisi’’ adlandırdığımız şey; bizde hoşlanmadığımız huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı olayların yaşamımıza çekmesine sebep olabilir. İşte bu yüzden nasıl bir titreşim içinde olduğumuzu bilerek veya bilmeyerek nasıl bir rezonans alanını oluşturduğumuzun farkına varmak, bizim için çok mühimdir. 
İsteklerimizi çoğu kez hangi yolla yayıyoruz. Einstein sözü gibi ‘’önyargıları yıkma, atomu parçalamaktan daha zordur’’... 
Neye inandığın enerjinin umrunda değildir. İnancın yüksek ahlaki değerler taşıyabilir ya da çok kötü bir şey olabilir. Hayatını zorlaştırabilir ya da sana fayda sağlayabilir. Enerji işin ahlaki kısmıyla ilgilenmez ve yargılamaz. İç alemimimizde sahip olduğumuz her şey dış dünyada karşımıza çıkacaktır. Dünyada karşılaştığığımız her şeyin bir kaynağı vardır ve bu kaynak düşüncelerimizdedir. Eğer istediğimiz sonuçlara ulaşmak istiyorsak düşüncelerimizi kontrol etmeye başlamalıyız. Çünkü uzun süre düşündüğümüz, hissetiğimiz ve söylediğimiz her şey rezonans alanımızı yoğunlaştırır. Bu yüzden kaybetmek hakkında her düşünce kaybetmek, kazanmak hakkında her inanç da kazanma ihtimalini kuvvetlendirir. Bu yüzden dış dünya da değiştirmek istediğimiz her şeyi düşünce gücümüzle değiştirebiliriz. İçindeki yaradılışı her zaman hatırla ve onu bilinçli olarak kendi iyiliğin için ve diğer insanların iyiliği için kullan! 
Arzularımız gerçekleşmek üzere bizi nasıl bulur.? diye benimde sorduğum merak ettiğim çok sorulan soru için devam edersek eğer,
sonuçta evrende milyarlarca DNA var ve bunların her biri enerji alışverişinde bulunuyor. Bizler sürekli ’’yayındayız’’. Rezonans alanımızı durmaksızın devamlı negatif ve pozitif düşüncelerimiz ile programlıyoruz. İstek ve amaçlarımızı koruduğumuz sürece, korku ve endişelerimiz içinde aynı şey geçerli, rezonans alanımız bizimle aynı titreşimde olanları bize çeker. Diğer yandan da hepimiz ‘’kod’’ olarak adlandırdığımız genetik bir isime sahibiz. Her bir hücremizin DNA’sı  da aynı parmak izimiz gibi eşsizdir. DNA başkaları ile karıştırılması mümkün olmayan bir parma izi brakır. İşte bu enerjilerimiz içinde geçerlidir. Açık ve net adresimiz bellidir. 
Düşünce gücümüz sayesinde geleceğimizi etkileyebilir miyiz? yine merak ettiklerim arasında bir sorudur. 
Eğer bu bilgileri yirmili yaşlarda öğrenmiş olsaydım hayatımı farklı şekilde değerlendirir miydim?Kendi adıma söylüyorum kesilikle evet. Bir çok kişininde düşüncesi erkenden bu bilgilere sahip olup o doğru titreşimleri doğru adrese göndererek hayatını kodlamak olmalı ...
Bunu yapabilirz hemde tahmin ettiğimizdeen daha fazla ki bildiğimiz gibi düşünce gücümüzle enerji yaymaktayız. ‘’Sadece geçmiş geleceği değil, gelecek de geçmişi etkiler’’ aklımız bunu pek idrak etmeyebilir. Ama tüm araştırmalar geleceğe yayılan dalgalar ‘’teklif dalgası’’ , geçmişe geri dönen dalgalar ise ‘’eko dalgası’’ olarak adlandırılır. 
Gelecekten gelen uygun bir teklif dalgası (istemek arzu etmek. İnanmak, ) eko dalgası ile uygun titreşim halinde ‘’inandığmız her şey yaşamımızda gerçekleşecektir.’’ Sözüdür. Dilerken dikkat edilmesi gereken nokta ne dilersen dile bunu mantık seviyesinden, kalp seviyesine taşı, yani isteklerimizin gerçekleşebilmesi için önce kendimizi mutlu bir ruh haline sokmalıyız. Öncelikle bilincimizi hedefimize yönlendirmeliyiz ki hayatımızda gerçekleştirmek istediğimiz şeylerle etkileşime geçebilelim. Hayatımızda sadece derinden inandığımız şeyler gerçekleşebilir.Bu en başta kendi hakkımızda düşüncemiz için geçerlidir. Harekete geçebilmek için güç ve kudretin bize dışarıdan verilmediğini içimizden husule geldiği anlamamız gerektiği anlamına da geliyor. 
Gelecek dışarıda bir yerlerde çoktan beri mevcut. Aksi halde geçmişe yani bizim şimdiki zamanımıza dalgalar yollaması mümkün olamazdı. Ama yinede geleceğin akışı önceden belirlenmemiş, zira geleceğin çeşitli mahiyetlerini seçme imkanına sahibiz. Tabiki bilincimiz bir tek zaman algılıyor. Bu şaşılacak bir şey değil çünkü duyularımız çok sınırlı.  Teklif dalgamız tüm geleceğimizi dolaşır ister bir saniye sonrası ister on yıl sonrası tüm olasılıklar biz farkında varmasakta tek tek kontrol edilir. Yani başınıza gelen şer gibi gözükenlerden hayır olabilir, hayır gibi olanlar şer çıkabilir, gibi bilinç altınız bunları koruma altına alabilir. 
Ben biliyorum ki bir çok kişi bir an  
‘’-aa ben bu olayı yaşamıştım, daha önce görmüştüm ‘’ demiştir. Peki bu o dalgalara inanmayarak üstü örtülecek bir konu mudur? 
Aslında yazımın sonuna doğru gelirken ‘’istemek’’ düşüncelerimizi doğru kullanırsak birçok ihtimalden  birini yaşamımıza çekmekten başka bir şey değildir. Bir şey istediğimizde bu doğrultu da teklif dalgası gönderiyoruz. ‘İstediğin senindir’’ doğrultusuna doğru bir yolculuk yapıyoruz. 
Herşeyle ve herkesle hemen bağlantıya geçebiliriz. Tek yapmamız gereken şey bunun için bir adım atmaktır; Rezonans kanunu her zaman ‘’evet ‘’der. İnançlarını her zaman doğru çıkarır. Sana karşı gelmez. Mesela hayatının önemsiz olduğuna ve hiç bir anlam taşımadığına inanıyorsan, bu inancın onaylanacaktır. Gerçek büyük bir aşkı hakettiğine inanıyorsan, para, manevi ve maddi zenginliği hakettiğine; hayatının derin ve her şeyi kuşatan bir anlamı olduğuna inanıyorsan da bu yaşamında gerçekleşecektir... 
O halde kalbinizin ışığı ve düşüncelerinizin doğru yolları açık olsun...
Zaman hiçte göründüğü gibi değildir. Sadece bir yöne doğru hareket etmez ve gelecek geçmişle aynı zamanda mevcuttur’’ 
Albert EİNSTEİN 

Sevgiler 
CANAN MAT 


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.