Sizinle şu Eşcinsel'leri konuşmamız lazım..


Homofobik / transfobik insanları gruplara ayırmak istiyorum bugün. Anlamak istediğim şeyler var, deşmek istediğim teoriler, sorgulamak istediğim bir insanlık kavramı.
Homofobi / Transfobi = eşcinsellere ya da eşcinselliğe / transseksüellere karşı duyulan nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılıktır.
Kendini bu kategori içinde görenlerin, başta gelen şu sebeplerden birini ve ya bir kaçını göstermesi olasıdır:
1.Dini incancıma / Doğa'ya ters.
2.Cinsel eğilim bir seçimdir.
3.Eşcinsellik bir tür hastalıktır ve tedavi edilmelidir.
O zaman madde madde ilerleyelim. Eşcinsel çiftleşmelerin bütün hayvanlarda (yani doğada) sık sık rastlanan bir şey olduğunu, çok da vaktimizi almayacak bir google aramasıyla doğrulatabiliriz. O yüzden bu konuda ders vermek istemiyorum kimselere. Onun yerine, ben henüz küçük bir çocukken annemden duyduğum bir soruyu yöneltmek istiyorum sizlere: 'Yaratanı mı, yoksa yaratılanı mı beğenmiyorsunuz?'
'Türkiye, müslüman bir ülke' diyenleri duyar gibiyim. 'Dinimize göre yasak böyle şeyler. Bunlar normal değil, benim çoluğuma çocuğuma 'kötü örnek' olamazlar' diye haykıranlarınız var biliyorum.
–Ahmet Yıldız dondurma almak için dışarı çıkmıştı. Eşcinsel olduğu gerekcesiyle sokak ortasında öz babası tarafından katledildiğinde sadece 26 yaşındaydı.
–Hande Kader, henüz 23 yaşında trans bir bireydi. Cinsel kimliği yüzünden iş bulamayan Hande, seks işciliği yapmak zorunda bırakılıyordu. „Sesimizi kimse duymuyor“ diye isyan etmişti. Cesedi ormanlık bir alanda yakılmış olarak bulundu. Yine trans bir birey olan arkadaşı Didem Akay, baskılara ve üzüntüye dayanamayıp intihar etti.
–Henüz 17 yaşındaki Okyanus Efe Özyavuz'un babası oğluna „kendi kendini öldür, bize iş çıkarma“ dedi. Bunun üzerine genç adam kendini balkon demirlerine asarak intihar etti.
Peki ama neden? Insanlık dışı ne yapmıştı bu kişiler? Kimin canını yakmışlardı, kimin günahına girmişlerdi, kimleri katletmişler, nasıl hak etmişlerdi bunları?
Gereksiz bir öfkenin ve nefretin kurbanı olmuşlardı. Kimseye zararları dokunmuyordu oysa ki. Sadece sevmek ve sevilmek istiyorlardı, dünyanın en güzel hisleri. Aşık olmak istiyorlar ve sevdikleri ile el ele gezebilmek, dünyaya haykırabilmek, birlikte dondurma yiyebilmek ya da sadece ama sadece kendilerini doğru bedende hissedebilmek istiyorlardı. Biz ise asarak nefeslerini kestik, keserek susturduk, vurarak, kırarak, yaralayarak, şiddetle, nefretle, hep nefretle... Konuşarak incittik onları, susarak öldürdük. İnsan olmayan, yine de onlar oldu.
Oysa Tanrı her din'de eksiksiz yaratır değil mi? Eğer sorun yaratanda değilse, kendileri seçiyordur diyenler çıkacak. Peki bir insan genel toplum tarafından kabul edilen bir cinsel eğilim varken, bu tür zorluklar altında yaşamayı kendi iradesiyle neden seçer? Okyanus Efe ve onun gibi bir sürü genç, neden intihar eder?
Ailesi, arkadaşları, sevdiği herkes tarafından dışlanmayı kimse öylesine göze almaz, değil mi? Sokağa her çıktığında korkmak istemez. Sevdiği insanla hukuki/toplumsal sebepler yüzünden bir arada olamamak ya da. Hatta öldürülmek. Kim seçer bunu? 
Ahlaktan bahsedenleriniz olacak. İnsana, hayvana tecavüz eden kişiler varken, iki yetişkin insanın kimseye zarar vermeden yaşadığı aşkın bazılarına daha rahatsız edici gelmesini eleştireceğim ben de.
'Sen de lezbiyensin herhalde' diyenleriniz çıkacak. Fark etmez, hakaret kabul etmiyorum. Ciddiye alamıyorum, bu kini anlayamıyorum diyeceğim ben de. İnsanı insan olduğu için, ötekileştirmeden sevmeye çalışıyorum.
Kızanlar olacak belki, belki de alkışlayacaklar ama bu benim için hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Ben bu haberleri dinledikçe, eşimin dostumun çektiklerini gördükçe, güzel insanların canı yanmaya devam ettikçe, anne babalar, kardeşler, kendi canından olana karşı bile saf nefret besledikçe, ağlayacağım bu halimize. Ama asla susmayacağım. Başımı çevirmeyeceğim. Burada tekrar bana her şeyden önce insan olmanın önemini öğreten, insanı, dil, din, ırk, cinsiyet vb. ayrımı yapmadan sevebilecegimi gösteren aileme teşekkürü borç bilirim.
Üçüncü maddeye gelince; Türk psikologlar derneğinin (ve bundan önce bilimum Psikoloğun/Bilim insanının) resmi açıklamalarına göre eşcinsellik bir hastalık değildir, tedavi edilmesi gereken bir durum söz konusu değildir, dolayısıyla tedavisi de yoktur. Ha tabii ben onlardan daha iyi biliyorum diyenlerin de cehaletine vereceğim.
Kimsenin hayatını onaylamanız gerekmiyor, bakın eşcinsel insanları sevmeniz bile gerekmiyor. Sadece rahat verin, huzur verin, komşunuzun tenceresine neyin piştiğini düşüneceğinize kendi karnınızı doyurmaya çalışın.
John Lennon'un da deyişiyle 'Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken, sevmek için saklanmamız gereken bir dünyada' yaşamayalım artık.
Sevgiyle kalın.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.