Bir Karanlık Hikayesi ;

Bir Karanlık Hikayesi ;

Kovalı sobaların henüz yaygınlaşmadığı ,önce odunların döşenip çıra ile tutuşturulup yanan odunların üzerine küçük kürekle üstten kömür konulan sobaların ısıttığı, sımsıcak evlerde büyüdük.Çıtır çıtır seslerin eşliğinde yanan sobanın üst deliğinden çıkan ışığın tavandaki şekillerini izledik, ışıkları kapatarak.Camdan her bakışımda bacalardan yükselen dumanların kömür isiyle yoğunluğuna aldırmadan bu şehirde ,yanan her soba mutlu aile tablosu çizerdi bende nedense?
Gaz lambaları ile büyüdük ince bombeli uzun cam'a yansıyan ışığın verdiği aydınlıkla. Yanan gaz kokusu ile evlerde burunlarımızı sızlatıp hafif baş ağrısı yaptığı günlerden geldik.Gaz lambasının fitilini yanındaki küçük halka ile çevirip dışarıya çıkardıkca fitil daha çok yanar daha çok ışık verirdi..evin içinde elde gaz lambası ile dolaşan Rahmetli annemi hatırlarım arkasından koşarak karanlıkta kalmamak için?.
Odanın her yerinde zifiri bir karanlık göz gözü görmez gaz lambalarının olmadığı evlerde nereye konulduğu çok net bilinen el yordamıyla aranan kibrit ve mumlar kurtarıcımızdı o günlerde?..
Gaz lambaları bile lüks dü,,Gazyağı bulmak ne mümkün ,,karaborsa.Benzin istasyonlarına gidilir di gaz almak için gaz lambası varda Gaz yoksa evde ;
Hele elektrikler kesildiğinde henüz bir şey yakamamışsanız ;
-Anne,anne orda mısın,(korkuyorum un başka bir sesleniş şekli )
-Burdayım oğlum korkma,mutfaktayım kibrit'i arıyorum.
Kahveden eve gece gelen babamda evde olmazdı.belki de ondandır koltuk arkalarına saklanmam oralarda kendime minderlerle çarşaflarla çadır yapıp içine girmelerim,sığınmalarım dış dünyaya rest çekerek.
İşte o yine o karanlık.
Önce hiçbir şey görülmez,kendi ellerini ayaklarını bile.Karanlık içinde zaman geçtikçe yavaş yavaş her şey şekillenmeye görülmeye ve seçilmeye başlar.Artık gözler alışmaya başlamıştır karanlık içerisindeki uyumuna..Evin içindeki eşyalar şekillenmiş biraz daha rahatlamışsındır,fakat odanda ki bazı gölgeler bazı şeylere benzemeye başlar .sağa sola çarpmayı bile göze alarak bol kırmızı ve gül kurusu renginde kalın perdelerin kapattığı pencereye doğru yol alır ayaklarımız.Tuttuğumuz gibi kalın perdeyi kornişden hızlıca çekerek dışarıdan gelecek küçük bir ışık huzmesinin içeriye girmesini sağlardık..
-Ohhh çok şükür şimdi biraz daha loş karanlık oldu en azından.
Kültablasının dibine kibritle yakılan mumdan damlatılır eriyen sıcak mum sıvısının üzerine otutturulur ve devrilmesi böylece engellenirdi o zamanlar?
Mumla oynanan gölge oyunlarımı ?
Sormayın elbette vazgeçilmezlerden di?
Sokaklarda tek tük SOKAK LAMBALARI.. eğer kuş lastiklerinle direklerdeki ampuller patlatılmadıysa yanar, oda caddelerde mümkündü? Işıkları dışarıya sızdırmayan hemen hemen her evde aynı model ve renkteki kalın perdelerden hafif gelen ışıklar sokaklarda asfalt olmayan şose yollarında çamura suya basmadan yürümeniz için ihtiyac duyduğunuz bir unsurdu?
Karanlık da yaşadık vesselam?Karanlıkta büyüdük,sokaklar karanlık,şehir karanlık,evler karanlık?.
Gönüllerimiz,yüreğimiz aydınlattı karanlığı..
Bir kiprit çakardık karanlığa korkmadan..Gözlerimizde yüreğimizde alışkın karanlıkta bile görmeye ,karanlıkla mücadele etmeye?
Biz yokluğun,yoksulluğun,karanlığın aydınlık çocuklarıydık..
Biz severiz mücadele etmeyi,mücadele edeni sevmeyi?.Dedim ya biz ALIŞKINIZ KARANLIK ile mücadele etmeye?
                                                                                                                                Olcay Güngör
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.